Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sessizlik Arayışı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Elizabeth Emerson
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
 Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Elizabeth Emerson


Kadın Mesaj Sayısı : 30
Yaş : 29
Ruh Hali : Sessizlik Arayışı 34g83h5
Kayıt tarihi : 28/03/10

Hogwarts Wizard
Galleon:
Sessizlik Arayışı Left_bar_bleue4500/100000Sessizlik Arayışı Empty_bar_bleue  (4500/100000)

Sessizlik Arayışı Empty
MesajKonu: Sessizlik Arayışı   Sessizlik Arayışı Icon_minitime1Paz Nis. 04, 2010 9:45 pm

Cadı, sonuna kadar açılmış buz rengi gözlerini, kucağında açık duran kalın kitabın sayfalarından koparıp kolayca dağılmayan dikkatini, attığı son çığlıkla paramparça edebilmiş küçük kızınkilere dikti. Bir şey söylemediyse de karnında uyuklayan küçük vücutlu kedinin gözlerini aralayıp koyuverdiği saldırgan, tehditkar bir mırıltı, düşüncelerini yansıtıyordu. Gösterdiği aşırı heyecanından dolayı utanmış görünen kız pembeleşirken gözlerini devirdi sarışın, utandırdığından beş yaş büyük cadı da. Mavi atlas kaplı yumuşak koltuğa daha çok gömülürken sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Kitabını tutmadığı eliyle karnındaki kedinin kulaklarının arkasını el yordamıyla bulup birkaç saniyeliğine kaşıdı, sadece kedinin ve kendisinin duyabileceği bir tonda “Çok gürültücüler, değil mi Emerald?” diye mırıldanırken. En huzur verici renklerden biri olan mavinin hakim olduğu bu oda, normalde sessiz, gürültüden uzak ve en az rengi kadar huzur verici olurdu ancak şamatacı, fazla heyecanlı birinci sınıf binadaşları tarafından işgal edilmişti o gün. Biçimli, uzun parmaklarını kaldığı yeri bulmak için sayfanın üstünde dolaştırıp ilk geldiği gün kendisinin de o kadar ses çıkartıp çıkartmadığını düşündü birkaç saniye. Başını istemsizce, ‘hayır’ anlamında iki yana sallarken kaldığı yeri bulmayı başarmıştı. O gün, diğerlerine göre çok yavaş okuduğunu fark etti. Normalde kitabı şimdiye bitirmiş olurdu ancak okulda sessiz bir köşe bulmak imkansız görünüyordu. Birkaç saat önce dayanamayıp terk ettiği okul kütüphanesi de, gürültü yönünden, ortak salonundan geri kalmıyordu. Tuhaf ama kulağa hoş gelen, belli bir ülkeye ait olmayan aksanının belli olduğu birkaç –pek de nazik sayılmayacak- kelime mırıldandıktan sonra dikkatini tümüyle önündeki kitaba verdi. Açık bıraktığı bir tutam süz, sarı saçı parmağına dolamaya başladığında tekrar antik tılsımlarla ilgili metnin üzerinde yoğunlaştırabilmişti dikkatini ancak bu, pek uzun süremedi. “Eskiden yaramaz öğrencilere işkence yapıyorlarmış ve aletler hala bir zindandaymış!” diye heyecanla, bir kez daha bağırmıştı az önce Elle’in bakışlarıyla haşladığı kız. Bakışlarını kitabından ayırmadan duyduklarını algılamaya çalıştı önce. Kalemle çizilmişçesine düzgün kaşları önce çatıldı, sonraysa tam tersine iyice kalktı. Başını sakince kitaptan kaldırıp, küçük kızın korkuyla onunkilerle karşılaşmayı bekleyen gözlerine dikti. Ortak salona bir anda hakim olan sessizlikte birkaç özür mırıldanan kız, bir quaffle ile aynı renge gelirken Elle, üzerindeki bakışlara aldırmadan, çarparak kapadı okumaya çalıştığı kitabın kapağını. Gürültüden ürken Singapura cinsi küçük kedinin, sahibesinin kucağından yere atlamasının ardından cüppesindeki birkaç kedi kılını temizledi, oturduğu koltuktan kalktı ve koltuğun üzerine attığı gümüş rengi pelerinini eline aldı. Kıza doğru yürümeye başladığında, kedisi de küçük ayaklarından beklenmeyecek büyüklükte adımlarla onu takip etmeye koyulmuştu. Kızın yanından geçerken “Aslında, o aletleri hala kullanıyorlar.” diye yalan söyledi en masum tavrıyla. Ne kadar zeki olurlarsa olsunlar, bu fikre bir an için inanmış görünen birinci sınıflardan korku dolu bir mırıltı, daha büyük sınıfların kahkahasıyla aynı anda yükseldi ve düzgün dişlerini göstererek sırıttı Elle.

Kartal başı şeklinde bir tokmağı olan ortak salon kapısı, arkasından kapanırken durup nereye gideceğini düşündü. Kafasına bir işi koyarsa kesinlikle yapardı ve o gün, o kitabı bitirmeye kararlıydı. Kütüphaneyi daha önce denemişti ve pek umut verici değildi sonuç. Hava daha kararmadığına göre, belki bahçeyi deneyebilirdi. Birinci sınıflar okulun içini keşfetmeyi tercih ederdi muhtemelen, ama öyle değilse bile, açık havada ses daha az dikkat dağıtıcı olurdu hiç olmazsa. Kulelerden aşağı doğru inmeye başladı hızlı adımlarla. Sadece bir kere, kitabı bir pencerenin pervazına koyup pelerinini giymek için durdu. Küçük ayaklarını yapabildiği kadar kullanmasına rağmen sahibinden geri kalan soluk kahverengi kürklü kedi, bir kez miyavlayarak isyan edince adımlarını yavaşlattı ancak yakınmaktan geri de durmadı.
“Hadi Emerald, bu kitabı bitirmeliyim.” Vaftiz babasıyla birçok yeri gezmiş kızıl saçlı cadıya Meksika’dan alınan bu kedi, adını, cadının ağabeyiyle paylaşıyordu. Pek de doğru işler yapmadığını bilmesine rağmen sevdiği ağabeyine bir sevgi gösterisinden ziyade, kinayeydi yaptığı. Her şeyden önce kedi, dişiydi. Kedinin ismi ağabeyini yeterince sinir ediyordu tam da istediği gibi ancak büyükler, bunu sıcak bir hareket yorumladığı için azar da işitmemişti. Büyücüyü sinir etmeyi, en az onu sevdiği kadar seviyordu. Kedinin kucağına zıplamasına izin vermek için bir kez daha durdu ve adımlarını tekrar hızlandırarak bahçeye çıktı. Rengi gri, mavi ve yeşile eşit uzaklıktaki gözlerini banklarda dolaştırdı ancak çok dolu olduklarına karar verdi onların. Bahçenin daha uzak bir köşesinin daha boş olacağını tahmin ediyordu, Kara Göl’ün yakınları, hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmazdı onu. Bu arada, kedisinin ne kadar ağır olduğunu fark etmeye başlamıştı. Deri ciltli kitabı da ağır olduğu için, miyavlamasına aldırmadan yere bıraktı kediyi. Emerald’ın ayak uydurabileceği bir hızda yürümeye başladı. Attığı her adımda, etraftan gelen heyecanlı insan seslerinin azaldığını fark edince gülümsedi. Gölün kenarına geldiğinde, cırcır böceklerinin ve ağaç yapraklarının çıkardığı hariç tek bir ses bile duyulmuyordu neredeyse. Dudakları, mutlulukla kıvrılırken olası çimen lekelerine ya da hafif rüzgarın sarı saçlarını uçuşturmasına aldırmadan yere oturdu. Kitabının kaldığı sayfasını açıp zevkle okumaya başladı.

Out# Damlayın. *-*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seth Sullivan
Ölü
Ölü
Seth Sullivan


Erkek Mesaj Sayısı : 58
Yaş : 35
Ruh Hali : Sessizlik Arayışı 1562s6u
Kayıt tarihi : 30/03/10

Hogwarts Wizard
Galleon:
Sessizlik Arayışı Left_bar_bleue0/100000Sessizlik Arayışı Empty_bar_bleue  (0/100000)

Sessizlik Arayışı Empty
MesajKonu: Geri: Sessizlik Arayışı   Sessizlik Arayışı Icon_minitime1Çarş. Nis. 07, 2010 6:50 pm

O gün , çok stresliydim kafa dağıtmam gerekiyordu , göl kenerına gitmeye karar verdim , oldukça sinirliydim aslında neden sinirliği olduğumu bilmiyordum ama bu her zamanki halimdi göl kenarına doğru yürümeye başladım , köprüden geçerken küçük Gryfinndor'lulara bakıp gülesim geliyordu , birbirlerine kahramalık hikayeleri anlatıyorlardı ve birbirinden değişik yalanlar uyduruyorlardı . Çocuklar beni görünce beni kötülemeye başadılar ben ise gülmekle yetindim ve göle doğru ilerlemeye başladım , sinirim geçmişti sanki ama sadece ben öyle düşünüyordum , yolda hiç Slyhterin'liye rastlamamam benim yanlız olduğumu ifade ediyordu . Göl kenarına gelmiştim sonunda , rahatladığımı hissettim göle bakınca , tam o sırada yanıma baktım ve o sırada göl kenarında bulunan Rawenclaw'lı Elizabeth'i gördüm . Kitap okumaya çalışıyordu , çok mutlu görünüyordu ama şunu unutmasın ki ben buradaydım ve benim olduğum bi' yer mutlu olamazdı sanki . Yanına yaklaştım ve kitaba bakışını gördüm , elini başına götürmüş , kitaba odaklanmış ve ortamın tadını çıkarıyordu . İçimden güldüm ve onunla konuşmak ona kitabını okutmamak istiyordum . O aydınlık birisiydi . Ona duyurmak için bağırdım . " Şu sıralar ayadınlık taraf , ne kadar da kötü gidiyor . Yoldaşlık rezil bi' durumda şimdi karanlık taraf kazanacak ve savaş bitecek " Konuşmamın ardından bi' kahkaha attım ama hâlâ Elizabeth kitabına bakıyordu ve ben ona seslendim : "Elizabeth , merhaba bulanık ! Aydınlık taraf kaybediyor ! " Ardından tekrar kahkaha attım ve Elizabeth'in bana sinirlendiği her halinden belli oluyordu , ben ise böyle konuşmayadevam ettim en sonunda Elizabeth'e söylediğim "Bulanık !" Sözü onun sinirini bozmuş ve kitabı bırakıp birden ayaklanmıştı , ve bana :
...
(Elizabeth devam edecektir .. )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartswizard.express-forum.net/karakter-kartlar-f31/set
Elizabeth Emerson
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
 Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Elizabeth Emerson


Kadın Mesaj Sayısı : 30
Yaş : 29
Ruh Hali : Sessizlik Arayışı 34g83h5
Kayıt tarihi : 28/03/10

Hogwarts Wizard
Galleon:
Sessizlik Arayışı Left_bar_bleue4500/100000Sessizlik Arayışı Empty_bar_bleue  (4500/100000)

Sessizlik Arayışı Empty
MesajKonu: Geri: Sessizlik Arayışı   Sessizlik Arayışı Icon_minitime1Çarş. Nis. 07, 2010 7:33 pm

Kitabını okuduğu için mutluydu, tılsımlar epey ilgi çekiciydi genç cadıya göre. Bir ara, ufak bir iç hesaplaşma için okumayı bırakması gerekmişti ancak vicdanına hakkını teslim eder etmez, yani kendisine, o küçük kıza fazla kaba davrandığını ve en kısa zamanda ondan özür dileyeceğini söyler söylemez vicdanının sesi beynini geldiği gibi hızla terk etmişti. Kitabına geri dönmeden önce birkaç saniye düşündü, gerçekten de ondan özür dilemeliydi ancak önce o anın tadını çıkartmaya kararlıydı. Ortak salona geri dönene kadar bekleyebilirdi şu özür, oraya da kitabı bitirmeden gitmeyi düşünmüyordu. Birinci sınıflar bahçeyi daha çok keşfedince bu sessizlik yok olabilirdi sonraki günlerde. Ama o anda, kitap okumak için bulabileceği en iyi ortamlardan biriydi bulunduğu, kütüphaneden bile daha iyiydi hatta. Huzur verici bir sessizliği vardı göl kenarının, ancak en ufak hışırtının bile sinir bozucu olduklarından değildi. Okuduğu her kelimeyi kolayca anlayabiliyordu. Bir ara ona doğru gelen ayaklara aitmiş gibi algıladığı sesler duyduysa da önemsememeyi tercih etti. Kitap okurken böyle yapardı genelde. Kedisi Emerald'ın birkaç dakika önce yürüyüşe çıktığını da görmüştü mesela ancak durdurmaya yanaşmamıştı. Kedisi, yatakhanenin yolunu bulabilecek kadar zekiydi. Emerald bekliyorsa, bu öbür şey de beklerdi. Hem o, en sevdiği ikiliyle kitabıyla ve sessizliğiyle beraberdi.

“Şu sıralar aydınlık taraf, ne kadar da kötü gidiyor. Yoldaşlık rezil bi' durumda şimdi karanlık taraf kazanacak ve savaş bitecek.”

Genç cadı, taptığı o sessizliği canice katleden kelimeleri ilk anda algılayamadı. Aydınlığı destekliyordu, bu destekleme işinde de daha iyi olmak istiyordu ve bu cümleyi duyunca az da olsa ürpermediğini söyleyemezdi. Tabii ki yalan söylüyor, diye kızdı kendisine içinden ancak yalan söyleyen o kişinin kim olduğunu bulamamıştı daha. Gözlerini kitabından kaldırmadan ses belleğini taramaya başladı ve kısa sürede, bir sonuca ulaştı: Seth Sullivan. Elizabeth’e göre, bulunabilecek en aydınlık ya da en iyi kişi kendisi değildi –ki daha iyi bir insan olmaya çalışıyordu- ancak bazen, onunki gibi durumlarda, kaderin durumu eşitleyebilmek için Sullivan gibi kişilerin karşısına vicdanıyla konuşmasını sonraya erteleyebilecek birilerini çıkartması gerekiyordu demek ki. Sesin sahibi Sullivan gibi birisiyle konuşmaya bile değmezdi aslında ama gününü görmeyi hakkediyordu belki? Vicdanının cılız sesini duydu beyninde, kader bir başkasını bulabilir, sen nezaketini korumalısın. Vicdanına uymaya karar verdi bir an için, şu Slytherin züppesiyle uğraşmayacaktı. "Elizabeth, merhaba bulanık! Aydınlık taraf kaybediyor!" Pekala, işte bu bardağı taşırıyordu, fikrini değiştirecekti ve vicdanına daha sonra hesap verebilirdi. Kitabın kapağını sertçe kapatıp sarı saçları dalgalanırken ayağa kalktı. Kişisel bir hakaretin fazla ağır olup olmayacağını düşündü birkaç saniye, sadece taraflardan bahsetmişti sonuçta çocuk. Derken son cümleyi hatırladı, şu bulanık muhabbetini. Muggle doğumlu olmak kötü bir şey değildi, bunu bir iftira olarak görmüyordu ancak onlardan o adla bahsedilmesi çok kötüydü. Pekala, bulanığı küfür kabul edip kişisel saldırabilirdi. En sinir bozucu gülümsemelerinden birini yerleştirdi yüzüne.

“Açıkçası, Sullivan, herhangi bir şeyin senden daha rezil olabileceğine dair ciddi şüphelerim var. Dırdırcı’nın bile, zaman zaman seninkilerden daha gerçek haberler yaptığınaysa eminim. Azkaban epey kalabalıklaşmış diye duydum, sen de sevgili arkadaşlarına katılmaya oraya gitsen de ben kitabımı okusam nasıl olur?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seth Sullivan
Ölü
Ölü
Seth Sullivan


Erkek Mesaj Sayısı : 58
Yaş : 35
Ruh Hali : Sessizlik Arayışı 1562s6u
Kayıt tarihi : 30/03/10

Hogwarts Wizard
Galleon:
Sessizlik Arayışı Left_bar_bleue0/100000Sessizlik Arayışı Empty_bar_bleue  (0/100000)

Sessizlik Arayışı Empty
MesajKonu: Geri: Sessizlik Arayışı   Sessizlik Arayışı Icon_minitime1Perş. Nis. 08, 2010 2:40 pm

Elizabeth'in sinirlendiği her halinden belli olurken ona söylediğim "Bulanık!" sözü onu da hada sinirlendirmişti ve öfkeyle ayağa kalktı . Bana bi'şeyler söylerken ben ise gülüyordum . “Açıkçası, Sullivan, herhangi bir şeyin senden daha rezil olabileceğine dair ciddi şüphelerim var. Dırdırcı’nın bile, zaman zaman seninkilerden daha gerçek haberler yaptığınaysa eminim. Azkaban epey kalabalıklaşmış diye duydum, sen de sevgili arkadaşlarına katılmayaoraya gitsen de ben kitabımı okusam nasıl olur?” Bu söze çok gülmüştüm Azkaban'mı ? Yalan habermi ? Ona gülerek şu yanıtı verdim :
"Demek Azkaban ? Peki ya şunu biliyormuydun ? Azkabandaki'ler senin arkadaşların ve aydınlıklar . Neden mi Azkabandalar ? Suçsuz yere değil , onlar ... lar . Bu hakaretin altında kalamazdı sanırım . Ona şunu da söylemeden geçemeyecektim :
"Ayrıca Elizabeth , şunu unutma ki ;
Öfkeyle kalkan zararla oturur ! Sen öfkeyle kalktın ve bana bulaşarak kendine zarar verdin , şimdi yerine otur ve bu sonucu kabul et , kabul etmiyorsan sizinkilerin neden Azkaban'da olduğunu anlarsın ! Hiç bi' şeyi kabul etmezsiniz ama gerçekleri gör artık !
Bu sözlerle ona çok dokunmuştım ve onu üzmüştüm , kahkahalarla ordan ayrılırken bana bi' şey söylediğini duydum .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartswizard.express-forum.net/karakter-kartlar-f31/set
Elizabeth Emerson
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
 Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Elizabeth Emerson


Kadın Mesaj Sayısı : 30
Yaş : 29
Ruh Hali : Sessizlik Arayışı 34g83h5
Kayıt tarihi : 28/03/10

Hogwarts Wizard
Galleon:
Sessizlik Arayışı Left_bar_bleue4500/100000Sessizlik Arayışı Empty_bar_bleue  (4500/100000)

Sessizlik Arayışı Empty
MesajKonu: Geri: Sessizlik Arayışı   Sessizlik Arayışı Icon_minitime1Perş. Nis. 08, 2010 4:08 pm

“Demek Azkaban? Peki ya şunu biliyor muydun? Azkaban’dakiler senin arkadaşların ve aydınlıklar. Neden mi Azkaban’dalar? Suçsuz yere değil , onlar ...lar.” Pekala, bu Slytherin artık çok fazla oluyordu ve kesinlikle iyi bir karşılığı hakkediyordu. Kimse bana ya da gerçekten işin içinde sayılmayacağım, Yoldaşlıkla bir bağlantım olmadığım için çoğuna arkadaşım diyemeyeceksem bile aydınlık tarafa … diyemezdi. Fazla klişe bir hareket de olsa vicdanımın sesi diye nitelendirdiğim sesin beni, düşün biraz, diye uyardığını duydum beynimde. Birkaç saniyemi o sese verince, değindiği konuda haklı olduğunu düşündüm. İkimiz de daha çocuk sayılırdık, şu kahrolası Sullivan, karanlığın ne kadar tehlikeli olduğunu henüz göremeyecek kadar aptal olabilirdi pekala. On altı yaşındaki birisinin beynini yıkamak kolay olmalıydı. Aşağılamaktansa durup sakince neden böyle yapmaması gerektiğini mi anlatsaydım acaba? Neden muggleların da en az onun kadar –hatta ondan daha fazla, diye düşündüm sinirle- yaşama hakları olduğunu? Hayır, altı yıldır Hogwarts’taydım ve en az iki üç dersi beraber alıyorduk bu çocukla, fikrini değiştirebilirmiş gibi gelmiyordu. “Ayrıca Elizabeth , şunu unutma ki; öfkeyle kalkan zararla oturur! Sen öfkeyle kalktın ve bana bulaşarak kendine zarar verdin , şimdi yerine otur ve bu sonucu kabul et, kabul etmiyorsan sizinkilerin neden Azkaban'da olduğunu anlarsın! Hiç bi' şeyi kabul etmezsiniz ama gerçekleri gör artık!” İçimden iyi bir küfür ettim o vicdanıma. Ben onu affetmeyi düşünüyor olabilirdim ama Sullivan’ın hiç de öyle bir niyeti yoktu anlaşılan. Neler saçmaladığının bir gün farkına varacaktı ve farkına vardığında, dudaklarının bir ruh emicininkilerden sadece birkaç milim uzakta olmasını diliyordum. Vicdanım, böyle bir şey istediğim için bana kızmaya çalışacaktı anlaşılan ama beynimdeki ses, daha anlamlı bir hece oluşturacak birkaç harf bile söyleyememişti ki susturdum onu. Şu çocuğa gününü göstermeden vicdani hesaplaşma yaşamayacaktım. Arkasını dönüp uzaklaştığını fark ettim onun. Kaçıyor, diye düşündüm, başka bir şey de yapamazdı zaten. Kaçmasına izin mi vermeliydim peki? Hayır, hayır, her şeye benden daha kolay inanabilecek insanlara da bunları söylemesine izin veremezdim. Ufak bir öksürükle dikkarini çekerken gülerek başladım konuşmaya. “Öfke mi? Komiksin. Gözlem yeteneğinin en kötü olduğu şey ‘öfkem’ değil. Gerçek mi istiyorsun, Sullivan? Dünyanın en başından beri sizinkiler gibi düşünen birkaç çıkıntı vardı. Peki kazanabildikleri oldu mu hiç? Ufak beynini fazla yormayalım da ben cevaplayayım: Hayır, olmadı. İki bin yıl önce aydınlık kazandı, bin yıl önce de öyle. Şimdi kazanan da olacak, muhtemelen bin yıl sonraki gibi. Bir şey daha, gölün pembe olduğunu söylemen onu öyle yapmazdı.” Son cümlem, şu ..'ya basit bir göndermeydi. Diğer sözlerimin, ağır olduğunun farkındaydım ama hakketmediğini söyleyemezdim. Vicdanımın sesi bile böyle bir şey söyleyemiyordu. Konuşmamı bitirdiğimde, zavallı şey bakışlarım Sullivan’ın üstündeydi ve gülümsemeye devam ediyordum. Sakince bir süre önce kalktığım yere oturup kitabımı elime aldım. “Gerçeklerden kaçmaya şimdi devam edebilirsin.” diye ekledim, büyücünün az önce gitmek üzere olduğu yolu çenemle işaret ederek. Tılsımlarıma geri dönebilirdim ben de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sessizlik Arayışı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sessizlik

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Göl Kenarı-
Buraya geçin: